SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

HACC BAHSİ

<< 1187 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

25 - (1187) وحدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن سعيد بن أبي سعيد المقبري، عن عبيد بن جريج ؛ أنه قال لعبدالله ابن عمر رضي الله عنهما:  يا أبا عبدالرحمن ! رأيتك تصنع أربعا لم أر أحدا من أصحابك يصنعها. قال: ما هن ؟ يا ابن جريج ! قال: رأيتك لا تمس من الأركان إلا اليمانيين. ورأيتك تلبس النعال السبتية. ورأيتك تصبغ بالصفرة. ورأيتك، إذا كنت بمكة، أهل الناس إذا رأوا الهلال، ولم تهلل أنت حتى يكون يوم التروية. فقال عبدالله بن عمر. أما الأركان، فإني لم أر رسول الله صلى الله عليه وسلم يمس إلا اليمانيين. وأما النعال السبتية، فإني رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يلبس النعال التي ليس فيها شعر. ويتوضأ فيها. فأنا أحب أن ألبسها. وأما الصفرة، فإني رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يصبغ بها. فأنا أحب أن أصبغ بها. وأما الإهلال فإني لم أر رسول الله صلى الله عليه وسلم يهل حتى تنبعث به راحلته.

 

{25}

Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Malik'e, Saîd b. Ebt Seîd El-Makbûri'den dinlediğim, onun da Ubeyd b. Cürey'den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum: Ubey Abdullah b. Ömer (Radiyallahû anhuma)'ya :

 

  «Ya Eba Abdirrahman! Görüyorum ki, sen arkadaşlarının yapmadığı dört şeyi yapıyorsun.» demiş, İbni Ömer (Radiyallahu anhüma) :

 

  «Ne onlar ya İbni Cüreyc?» demiş. Übeyd:

 

  «Senin Kabe rükünlerinden yalnız iki rüknü yemâniyi istilam ettiğini gördüm ve gördüm ki, septiyye denilen ayakkabıları giyiyorsun. Ve yine gördüm ki, sarıya boyanı yorsun. Bir de Mekke'ye vardığında başkaları hilâli gördükleri vakit telbiyede bulunurken senin terviye gününe kadar telbiye getirmediğini gördüm.» cevâbını vermiş. Bunun üzerine Abdullah b. Ömer (Radiyallahu anh) şunları söylemiş:

 

«Rükünlere gelince; Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i iki rüknü yemâniden başkasını istilam ederken görmedim,

 

Septiyye denilen ayakkabılarını giymemin sebebi: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i kılsız ayakkabı giyerken görmüş olmamdır. Onlarla abdest alırdı. Binaenaleyh ben de öyle ayakkabı giymek isterim.

 

Sarı boyaya gelince: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'! sarı boyalı elbise giyerken gördüm. Bu sebeple ben de sarı boyalı elbiseyi giymeyi severim.

 

Telbiye mes'elesinde dahi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hayvan, kendisini kaldırıp doğrultuncaya kadar telbiye ederken görmedim.»

 

 

26 - (1187) حدثني هارون بن سعيد الأيلي. حدثنا ابن وهب. حدثني أبو صخر عن ابن قسيط، عن عبيد بن جريج. قال:

 حججت مع عبدالله بن عمر بن الخطاب رضي الله عنهما. بين حج وعمرة. ثنتين عشرة مرة. فقلت يا أبا عبدالرحمن ! لقد رأيت منك أربعة خصال. وساق الحديث، بهذا المعنى. إلا في قصة الإهلال فإنه خالف رواية المقبري. فذكره بمعنى سوى ذكره إياه.

 

{26}

Bana Harun b. Saîd El-Eylî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Sahr, İbni Kuseyt'den, o da Ubeyd b. Cüreyc'den naklen rivayet etti. Ubeyd şöyle demiş:

 

«Abdullah b. Ömer b. Hattâb (Radiyallahu anhuma) ile birlikte bâzısı hacc, bâzısı Umre olmak üzere oniki defa haccettim. (Kendisine) dedim ki:

 

— Yâ Ebâ Abdirrahman! Gerçekten sende dört haslet müşâhade ettim...»

 

Râvi hadîsi bu mânâda rivayet etmiş, yalnız telbiye rivayetinde Makbûri'ye muhalefette  bulunmuş ve telbiyeyi zikretmeksizin hadîsi yukarki hadîs mânâsında rivayet etmiştir.

 

 

27 - (1187) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا علي بن مسهر عن عبيدالله، عن نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما. قال:  كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا وضع رجله في الغرز، وانبعثت به راحلته قائمة، أهل من ذي الحليفة.

 

{27}

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Aliyyü'bnü Müshir, Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da İbni Ömer (Radiyallahu anhuma) dan naklen rivayet etti. İbni Ömer şöyle demiş:

 

«Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayağını üzengiye koyup, hayvanı kendisini kaldırdığı,vakit Zü'l-Huleyfe'de telbiye getirirdi.»

 

 

28 - (1187) وحدثني هارون بن عبدالله. حدثنا حجاج بن محمد. قال: قال ابن جريج. أخبرني صالح بن كيسان عن نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما ؛ إنه كان يخبر ؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم أهل حين استوت به ناقته قائمة.

 

{28}

Bana Hânın b. Abdillâh rivayet etti. (Dediki): Bize Haccâc b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): İbni Cüreyc şunu söyledi: Bana Salih b. Keysân, Nâfi'den, o da İbni Ömer (Radiyallahu anhuma)'dan naklen haber verdi, İbni Ömer ona Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hayvanı, kendisini kaldırarak doğrulttuğu vakit telbiye ederdiğin i haber vermiş.                                                                                           ,

 

 

29 - (1187) وحدثني حرملة بن يحيى. أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب ؛ أن سالم بن عبدالله أخبره ؛ أن عبدالله بن عمر رضي الله عنهما قال:

 رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم ركب راحلته بذي الحليفة. ثم يهل حين تستوي به قائمة.

 

{29}

Bana Harmeletü'bnü Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihâb'dan naklen haber verdi. Ona da Salim b. Abdillah, Salim'e de Abdullah b. Ömer (Radiyallahu anhuma) haber vermiş. Demişki:

 

«Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i Zü'l-Huleyfe'de hayvanına binerken gördüm. Sonra hayvanı kendisini kaldırarak doğrulttuğu vakit telbiye getirdi.»

 

 

İzah:

Bu Hadisi Buhâri «Kitâbul-Vudu'» ve « Kitâbu'l-Libas »da, Ebû Dâvud «Kitbu'l-Hace» da, Tirmizî «Şemail» de, Nesaî «Kitâbul-Tahâra»da muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

 

Rüknü Yemâni: Kabe'nin köşelerinden Hacer-i Esved'in bulunduğu köşedir. Bu köşe Irak tarafına baktığı için ona «Rükn-ü Irâki» dahi derler.

 

Bâzılarına göre Rüknü Yemânı, Hacer-i Esved'in bulunduğu köşeden evvelki köşedir. Yemen tarafına baktığı için ona «Rükn.ü Yemâni» denilmiştir. Bu iki köşeye Yemâniyyan» derler.

 

Geri kalan iki köşeye de «Şamiyyan» denilmiştir. Ulemânın beyanına göre «Yemâni» denilen köşeler Hz. îbrahim (Aleyhisselâm)'ın attığı temel üzerinde kalmışlardır. Şami denilenlerin yeri değiştirilmiştir. Bundan dolayıdır ki, «Rükn-ü Şâmi» denilen iki köşeye istilâm yapılmaz. İstilâm Yemâni denilen köşelere yapılır.

 

İstilâm: Hacer-i Esved'e elle dokunmak yahut öpmekdir.

 

Bunları yapamayanlar sopa gibi bir şeyle dokunarak, dokundukları şeyi öperler.

 

Septiyye denilen ayakkabılarından murâd: Tabaklanmış sığır derisinden yapılan ayakkabıdır.

 

Bâzılarına göre septiyye: Derisi üzerinde kıl bulunmayan ayakkabıdır. Arapların âdeti deriyi tabaklamadan kılları ile ayakkabı yapmakmış. Tabaklanmış deriler Tâif gibi yerlerde yapılır, bunlardan yapılan ayakkabıları zenginler giyermiş.

 

Hadîs-i Şerîf'deki sarıya boyanma tâbiri ile elbisenin boyanması ifâde olunmuştur.

 

Ayakkabılarıyla abdest almakdan murâd: Abdest aldıktan sonra onları yaş ayakla giymektir.

 

Terviye: Zi'I- Hicce'nin 8. günüdür. Bu güne ne için «Terviye» denildiği ihtilaflıdır. Bâzılarına göre Mina ile Arafat'da su bulunmadığından o gün insanlar zemzemden kana kana su içtikleri ve su tedarik ettikleri için bu isim verilmiştir.

 

İkinci bir kavle göre: Âdem (Aleyhisselâm), Hz. Havva'yı o gün gördüğü için, başka bir kavle göre Cibril (Aleyhisselâm) hacc ibâdetlerinin nasıl yapılacağını Hz. İbrahim'e o gün gösterdiği için terviye denilmiştir.

 

İbni Abbâs (Radiyallahu anh)'dan rivayet olunan bir hadîs'e göre İbrahim (Aleyhisselâm)'a oğlunu kesmesi iğin uyku Iıâlinde iken vahy gelmiş, ertesi gün bu rüyanın şeytâni mi, yoksa rahmani mi olduğunu düşündüğü için o güne terviye denilmiştir.

 

Hz. İbrahim ertesi akşam rûyâyı tekrar görünce rahmânî olduğunu anlamış, bu sebeple ertesi güne de «Arafe» denilmiştir.

 

İbni Abbas (Radiyallahu anh) hadîsini Beyhakî «Fedail-i Evkaat» bahsinde rivayet etmiştir.